Antik çağda spora ve sporcuya çok önem verilirdi.
Anadolu’nun Ege kıyılarında yarışmalar, turnuvalar düzenlenir, kentler yarışırdı.
Kurallar çok önemliydi.
Kurallara uymayanlar ağır biçimde cezalandırılırdı.
Bunlardan birini tarihin atası Heradot ayrıntısıyla anlatıyor.
MÖ 6. yüzyılda
Bodrum (Halikarnassos), Knidos, Lindos, Ialysos, Kameiros ve İstanköy (Kos) şehir devletleri kendi aralarında bir birlik kurmuşlardı.
Altı kentli Dor Birliği (Heksapolis).
Bu kentler kendi aralarında Apollon onuruna spor yarışmaları düzenlerdi.
Disk, mızrak atma, at yarışı, koşu gibi.
Turnuvalarda kurallar keskindi.
Uymayan hemen turnuvadan men edilirdi.
En önemli kurala göre, birinci olan sporcular kazandıkları kupayı(üçayak) Apollon Tapınağı’na sunmak zorundaydı.
Knidos’ta (Datça) düzenlenen turnuvada Bodrumlu sporcu Agasikles, kazandığı üçayak kupayı bugün Emecik’te bulunan Apollon Tapınağı’na sunmayıp evine götürdü.
Turnuva komitesi bunu hem Apollon’a, hem spora büyük saygısızlık olarak değerlendi.
İlk toplantıda Bodrum’dan gelen sporcuların bir daha yarışlara alınmamasına karar verildi.
Ardından Bodrum birlikten çıkarıldı.
Böylece 6 kentten oluşan birlik 5’e düştü. (Pentapolis)
Niye yazdım bunu.
Hakem Halil Umut Meler’in yumruklanmasıyla ilgili Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Ankaragücü’ne 5 maç seyircisiz oynama ve 2 milyon TL para cezası verirken, saldırgan başkan Faruk Koca’yı ömür boyu futboldan men etti.
Başkent kulübü şanslı.
Bu çirkin olay antik çağda yaşansaydı, Ankaragücü’nün küme düşürülmesi kesindi.
Acımazlardı.
Tıpkı Bodrum ve sporcusu Agasikles’in başına geldiği gibi.
Çünkü antik çağda sporun hedefi; Kalos Kagathos’du.
Anlamı, sporcuda fiziksel ve ahlaki güzelliğin uyumlu bileşimini sağlamak.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” dediği gibi.
